- 1. İlk defa özel yeteneğini kullan.
Sesler karanlığın içinde yükselirken ayağa kalktı. Tanıdık bir kadın sesi, şarkı söylüyordu hangi enstrümana ait olduğunu kestiremediği ritmik sesler eşliğinde. Müzik sustuğunda ileriye doğru bir adım attı. Yürürken sendeledi. Oturmaya çalıştı, yere uzanıp geri uyumaya. Fakat bir güç onu dik durmaya zorladı. Adeta sırtına yapıştırılmış bir sopa vardı. Eğilemiyordu. Attığı her adımın sesi boşluğun içinde yankılanıyordu şimdi... Gidecek bir yer bulmak için sarf ettiği birkaç dakikanın sonunda olduğu yerde dikildi. Hareketsiz bir şekilde bekledi. Sonra kokuyu duydu. Bahar çiçeklerinin, büyük annesinin kolonyasının bayık kokusu... Geldiği yönü takip etti. Boşluğun içinde asılı duran bir kapının önüne geldiğinde durdu. Kapıdan geçerken ne beklemesi gerektiğini bilmiyordu. Diğer yana ulaştığında gözleri kamaştı. Işığın sönmesini bekledi ve gözlerini yumdu. Saydığı atmış saniyenin sonunda görüş alanı yine karanlığa gömülmüştü. Uzaktan bir şeyin yaklaştığını gördü. Ona doğru ilerledi. Yavru bir, kedi miydi bu? Hayır, daha iriydi. Çömeldi, vücudunun emirlerine itaat etmesine sevinerek. Hayvanın başını okşadı. Kafasını kaldırdığında beyaz bir kaplanın mavi gözleri kendisininkiyle birleşti. Hayvan kızın elinden kurtulup biraz geriledi, gümüşi bir renk aldı, parlaktı. Yok olmadan önce ağzı açıldı. "Şimdi uyan."
Gözleri aniden açıldı ve bedeni yatağının içinde doğruldu. Büyük annesini yanı başında bulduğuna şaşırmak istedi. Fakat bir şekilde onun orada olmasının tesadüf eseri olmadığını biliyordu. Etraf duman altıydı. Karşıdaki masanın ortasındaki tütsünün kokusu her yanı sarmıştı. Kadına gördüğü saçmalıktan bahsetmek için hazırlanırken kulakları çınladı... Ardından nereden geldiği belirsiz sesler beyninin içine sızdı. Ellerini kafasının içine aldı. Saniyeler sonra acı içinde kalmıştı. Cenin pozisyonunda ileri geri sallanırken gözleri yalvarıyordu. Durdur şunu. Gürültü hafiflemedi. Aksine arttı. Bir oda dolusu insan bir ağızdan konuşuyordu. Kendi sesiyle onlarınkini bastırmak için olağanca gücünü kullandı. "Büyükanne..." Kadın yerinden yavaşça kalktı ve kızın yanına oturdu. Kolları arasına aldığı torununun kulaklarına fısıldadı. Sesi şaşırtıcı biçimde hem kızı, hem de gürültüyü yatıştırmıştı. "Benim hatam, üzgünüm kızım."