Chosen Master RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

ama o, "ihtiyacın olan her şeye sahipsin" demişti.

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Nora Grace Beverwill


Fortunatus | Tiro
Fortunatus | Tiro

    10. Pratik yapın.

    " Senin için geleceğin ne kadar önemli olduğunu düşünüyorum da, haklısın... Yarın, bugünün senin için neler getirdiğini asla bilmeyecek. Bugünse, yarının senin için getireceklerini göremeden sönecek. Geçmiş ve gelecek birbirlerinden o kadar soyutlanmışlar ki, onlar birbirlerini tanımıyor. Sense hepsinde orada olacaksın. Geçmişte olan biteni görüp geçirmiş olan bir tek sen varsın... Gelecekteyse yaşadığın her saniye seni farkında olmadığın yeteneklerinin üzerinde geliştirecek. Her geçen dakika daha çok bilgi, deneyimlerinin üzerine kat çıkacak. Onlar arttıkça büyüyeceksin... Gelecekte, buradan gidecek ve yaşadıklarını kontrol etme yetisine sahip olacaksın. Sana çekici gelmesinin sebebi bu öyle değil mi? Gitmeyi ve kafanın içindekileri susturmayı öyle çok istiyorsun ki yarının hemen bu gün olması için her şeyini verebilirsin. Fakat farkında olmadığın bir şey var... Burada yaşayacağın her şeye son verebilmek için gerekli olan tek şey sensin. Ve sen, bu yüzden ihtiyacın olan her şeye sahipsin. Fakat önce kaçmadan bugünün karşısında dikilecek kadar kendine güvenmelisin. Sonra da, nihayet saldırıya geçebilirsin.
    "
"Kusmak istiyorum..." Kullandığı cümlenin ne kadar saçma olduğunu düşünmeye vakit ayırmadan ayrıldı Ivy'nin yanından. Kızın anlattığı şeye dikkat etmediğini belli etmek istemezdi. Fakat düşünceleriyle boğuşuyordu o dakikalarda... Sadece Ivy'yle ilgili değildi bu yüzden dikkatsizliği. Başkası olsa, onu da dinlemezdi. Hızla koridorda ilerlerken birine çarptı. Yüzünün tanıdık olmadığını görünce rahatladı, aksi taktirde karşısındaki kişi bu aceleyle nereye gittiğini soracak ve onu oyalayacaktı. Nereye gittiğini kendisi de bilmediği için, bu soru normalin on katı daha itici gelecekti kıza. Özür diledi sesinini kısık tutmaya çalışarak. Karşısındaki çocuk başıyla onayladı ve gülümsedi. O yoluna devam ederken Nora da merdivenlere doğru yürüdü hızla... Üçer beşer atladığı basamakların bitiminde görüş alanına giren giriş kapısını gözüne kestirdi. Bahçede oturup soluklanabilirdi belki, bir ağacın gölgesine sığınırdı. Üç veya beş yaşında bir çocuğun kafasının içinde yükselen sesini göz ardı etmeye çabaladı kapıyı açarken. Annesini istediğini söylüyordu çocuk durmadan, ağladığını hissedebiliyordu kız. Yanaklarından akan yaşları kendi yüzünden akıyorlarmış gibi yaşıyordu, hissedebiliyordu... Dişlerini gıcırdattı. Tanrı'nın ironik oyunu karşısında saygıyla eğilmek istedi. Tonlarca "kötü" yaşamlarını refah içinde sürdürürken henüz günah ne bilemeyecek kadar ufak çocukların hayatlarının son bulması... Midesi tekrar bulandı. Daha sonra acı ile bir başka acı gerçeği hatırlattı iç sesi ona. O kötüler yaşarken, o buradaydı. Ölülerin dertlerini dinliyordu... Tabii, kendisi için günah nedir bilmez diyemezdi. O ayrı.

Farkında olmadan arenaya sürüklendiğini anladığında durdu. Burada ne aradığını sordu kendine... Yapacak bir işi yoktu. Ayrıca itiraf etmek güç olsa da buradan ürküyordu. Saldırgan bir tarafı olduğunu her zaman söylerdi annesi evet; yine de burada düello yaparken dönüştüğü kızı görecek olsa, o bile şaşırırdı. Dersliğin kapısında dikildi bir süre, içeri girdiğinde eğitmenlerden kimsenin olmadığını gördü. Hayal kırıklığına uğradığını itiraf etmesi gerekiyordu. Salonun ortasında durdu. Neyin pratiğini yapacaktı sahi? Ölü dostlarını düşmana karşı yönlendirmeyi bildiğini söyleyemezdi. Henüz... Gelecekte yapmayı umduğu şeylerin başında bu geliyordu zaten. Hiç bir kalkan veya kılıç, hayaletler üzerinde işe yaramazdı. Böyle bir güce sahip olmak, belki de hoşuna bile gidebilirdi...

Boş geçirdiği yaklaşık on dakika boyunca yapacak bir şey bulamamış olmaktan dolayı yaşadığı umutsuzluk olduğu şeye karşı büyüyen bir nefret halini alacakken belki de, bileğine bağladığı kamçıyı açtı. Silah olarak bunu kullanıyor olması gülünçtü tabii. Fakat karşı cinsten yaşıtlarının üzerinde iyi çalışıyordu kamçının düşüncesi bile. Dikkatlerini dağıtmak için yere doğru bir "şık"latma yeterliydi. Onlar fantazilerinin içine gömülürken saldırmaksa her şeyden daha basitti. Salonun kenarında duran heykelimsi şeyi bulunduğu yere kadar sürükledi. Büyük adımlarla geriledi, istediği mesafeyi sağladığında elini havaya kaldırdı ve kamçı havayı dövüp ileri atıldı...

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz