- 4.Yetenek Geliştirme dersine gir.
Sabah beşten beri ayaktaydı. Vücudu yataktan kalkmamak için, adeta direniyordu. Çarşafa yapışmıştı, kendini kurtarmaya da hevesli olduğu söylenemezdi. On beş dakika olduğu yerde döndü. Dersi kaytarmaktan çekindiğinden değil, yatakhanedeki patırtı uykusunu kaçırdığından ve gün içinde rahat rahat uyuyamayacağından korktuğundan; içine çöken huzursuzluktu en sonunda onu ayaklandıran. Eğitim ve öğretime hevesli kızların her birinin kıyafetlerini süzdü, henüz çapakları bile temizlenmemiş yüzünde alaycı bir ifade belirdi. Kendinden bir, bilemedin iki yaş küçük bir kızı durdurup, kambur ile catwalkın ne kötü bir ikili olduğuna dair yorumunu onunla paylaşmamak için kendisini zor tuttu. Ne de olsa buraya gelmeden önce, nazik olacağına dair bir söz vermişti. Ah.
- "Ailenin seni bıraktığını düşünmüyorum. Özlüyorlardır..." Koridorda kendi kendine konuştuğu için, daha doğrusu dışarıdan böyle göründüğü için, elbette rahatsız hissediyordu ilk başlarda. Okulda geçirdiği ilk haftanın sonundaysa, ondan çok daha ucubik yeteneklere sahip olan insanlarla tanıştı. Kimse onu yadırgamıyordu. Kimse, kimseyi yadırgamıyordu. Alışması uzun sürdü, kendini ait hissetme konusunda hala yeterli değildi. "Özlemiyorlar, onları izledim. Yeni bir çocukları var, onunla mutlular." Hayalindeki Dianna'nın görüntüsü, cümleyle birlikte gözlerinin önünde şekillendi. Oyuncak ayısını elinden bırakmayan, sarışın bir kız olduğunu varsayıyordu onun. Gerçekte, incinmiş bir veletti Dianna sadece. Daha doğrusu ona dair elinde bulunan tek net bilgi buydu. Ailesine küsmüştü. Unutulmuş hissediyordu.
Dersin ilk yirmi dakikası, herhangi bir aksiyondan mahrumdu. Kalemini parmakları arasında döndürürken daha önce hiç duymadığı bir ses kafasının içinde yakınmaya başladı. "Halimi gör isterdim, tam bir paçavra gibi görünüyorum." Ölüsün diye demek istedi, fakat dersi bir ruhla konuşmak pahasına bölüp ardından odak noktası olmak gereksizdi. Bir süre sonra ruh konuşmayı kesti. Daha gerçekçi ve keskin bir ses adını söylerken kulakları gerçek dünya ile ruhlar alemini ayıramamıştı. "Bayan Beverwil... Nora." Başında dikilen profesörü gördüğünde rengin yanaklarına hücum ettiğini hissetti. Adamın öğrencilere ruhları duymakla ilgili bir şeyler söylediğini duydu. Kulakları yeniden uğuldamaya başlamıştı...
"Peki Nora, uyurken dinlemek daha mı kolay? Özellikle dikkatinin dağınık olduğu anlarda mı konuşuyorlar...?"
"Neyi dinlemek? Dersi mi?"
Gözleri görüşünü yine tam olarak sağladığında, duyduğu sesin gerçek olduğuna emin oldu. Bir süre karşısındaki adamın şaşkın bakışlarının neden kendi üzerinde olduğunu çözemedi. Sorunun ne olduğunu soracakken duraksadı. Ne dediğini fark ettiğinde dudakları istemsizce aralandı. Evet demeden önce kendini toparladığına şükretti. "Aman Tanrım, üzgünüm ukalalık etmek istemedim." Okul hayatı boyunca isteyebileceği son şey, buradaki öğretmenlerinde gözlerine batmaktı.
"Ama ukalalık ettiniz, değil mi? Dersin sonunda görüşmek üzere... Genç bayan."