Chosen Master RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Ensemdeki Nefes.

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Ensemdeki Nefes. Empty Ensemdeki Nefes. Salı Haz. 12, 2012 7:10 pm

Sidonia Doris Blecher

Sidonia Doris Blecher
Sobrius | Tiro
Sobrius | Tiro

    Üzerindeki siyah hırkayla Central Park'ta yürüyordu gecenin bir yarısı. Gecenin bu vaktinde, burada sadece keş insanlar dolaşıyordu veya sevgilisiyle kaçamak yapanlar. Doris, bunlardan hiçbiri değildi Amerikan hayatına uyum sağlamaya çalışan genç bir kızdı. Eğer yanında sevgilisi olsaydı, o da bunları yapabilirdi veya alkolü arzulasaydı. Bağımlılıktan yavaş yavaş kurtuluyor gibiydi, hala insanların elinde şişeler görünce onlardan içmek istiyordu ama yanında genelde ona engel olan birileri oluyordu. Kısa zamanda okuluna alışmıştı, haftasonunda ailesini görme bahanesiyle okuldan ayrılmış ve Amerika sokaklarında kalmaya karar vermişti. Kendince macera yaşıyordu, uzun zamandır okula ayak uydurmaya çalışmıştı ve hafiften başarmaya başlamıştı. Eski depresif hallerinden kurtuluyordu onun gibi olanları gördükçe. Yine de sinirinden bir damla eksilmemişti ki, bunu olumlu bir şey olarak görüyordu. Siyah saçlarını geriye attı ve gördüğü ilk banka oturdu. Sabah olsa, burası kültürlü insanlarla dolardı. Fotoğraf makinesini kapıp gelen turistler, yasalara aykırı davranmak için özellikle çaba gösteren aptal gençler ve kitap okuyan film izleyen örnek vatandaşlar. Derin bir nefes verdi, boş boş etrafa bakmaya başladı. O sırada arkasından birtakım sesler işitti ve başını hızlıca arkasına çevirdi. Ayağa kalktı, bir süre bakındı. Normalde bu kadar paranoyakça davranmazdı, hatta o sesleri umursamazdı ama birden içinde bir ürperti oluşmuştu. Bir süre gezindi, sesin geldiği yöne doğru ilerledi ama hiçbir şey göremeyince tekrar aynı banka oturdu. Kafasını iki yana salladı, böyle düşünmemesi gerekiyordu. Sırf özel yeteneği olduğu anlaşıldığı için kişiliğini değiştirmemeliydi. Az önce çıkan ses, takmamalıydı onu. Ne zaman iç güdülerini dinlemişti ki, bu sefer dinliyordu? Birden yanına oturan adamı gördü ve irkildi.

    "Oturabilir miyim genç bayan?"

    Bu konuşma tarzı, Doris'in hoşuna gitmemişti. Adamın bakışları da pek normal değildi zaten. Yine de henüz hayır diyebilmesini öğrenememişti. Yerinden kalktı ve yürümeye başladı. Eskiden olsa, o adamın evinde uyanırdı. Değişmeye mi başlıyordu, neler oluyordu ona? Belki de adamla ilgiliydi. Adamdan negatif elektrik alıyordu güçlü bir şekilde. Bakışı çapkın erkek bakışından çok başka bir şey arzulayan erkekler gibiydi. Doris'i istemiyordu, Doris'ten bir parça istiyordu veya Doris'e zarar vermek istiyordu. Zaten burası Amerika'ydı, tek başına bir kızın gece gece gezmesi doğru değildi. Fransa'da olsaydı hala, ailesine inat çıkıp gezerdi ailesinden bir iki laf dinleyip normal bir şekilde hayatına devam ederdi. Fakat Amerika'da ailesi yoktu ve ailesinin değerini gerçekten bu zamanlarda anlayabiliyordu. Korunaksız hissediyordu kendini. Üzerindeki hırkaya sarılmaktan başka yaptığı hiçbir şey yoktu bu anlamda. Uzun bir ağaç gördü, boyunu ve cinsini tahmin etmek istemiyordu. Altına oturmak üzere eğildi ve kafasını ağaca yaslayarak gökyüzünü izlemeye başladı. Etraftaki ışıklardan birkaç tanecik yıldız gözüküyordu. Amerika zaten hiçbir zaman Fransa veya Almanya gibi olmayacaktı onun için. O kendi ülkesinde uzanırdı terasa ve orada uyurdu, gökyüzünün güzelliğini göre göre doya doya. Sıkıldığını belli ederek ofladı, tam o sırada aynı adamın yanına yaklaştığını hissetti. Adam kızı kolundan tutarak kendine doğru çekti. Doris, hayatında ilk kez böyle bir şey yaşıyordu. Karşısındaki adam ne cürretle bunu yapmıştı? Amacı neydi, derdi neydi?

    "Aptal herif, bırak beni!"

    Adam kızı dinlemiyor, bırakmamak için diretiyordu. Doris, aklına gelen ilk şekilde bağıracaktı fakat birden adamın şeklinin değişmeye başladığını gördü. Adam, titriyordu ama bu normal insan titremesi değildi. Sanki, adamın görüntüsüydü titreyen sadece. Bu sırada kızın kolu da adamın elindeydi, birden kolunun da titremeye başladığını gördü. Acıyla bağırdı, çevredikler hiçbir şey yapmıyordu. Onlar da adamın titrediğini, kızın kolunun titrediğini görüyorlardı fakat dışarıdan olayı izlemeyi tercih ediyorlardı sanki. Doris, hayatında ilk kez korkmuştu. Ne yapacağını bilemiyordu. Okula gelmeden önce kullanmıştı yeteneğini en son. Bir buçuk yıl önce. Bağıracaktı, yardım istemek adına da olsa. Gui seviyesine geçmişti, artık yeteneğini kullanmasının vakti gelmişti. Bağırmaya başladı, içten bir şekilde. Kurtulmak istiyordu, adama yapışmıştı adeta. Kızı emiyordu, ruhunu bedenini. Ama kızın bağırmasıyla yavaş yavaş titreme etkisi gitmeye başlamıştı. Azalarak yok oluyordu, adam acıyla elini çekerken. Doris, hala bağırıyordu bundan çevredeki insanlar da etkileniyordu. Olayı izleyen herkesin elleri kanıyordu, tırnakları çıkıyordu. Adam yere çökmüştü, kanayan ellerine bakıyordu. Doris bağırmayı bitirdi ve o da yere çöktü. Hemen oradan uzaklaşması gerekiyordu fakat o anda az önce yaşadığı şeyin şokundan hala kurtulamamıştı. Etrafındaki birkaç kişinin ona bakıyordu, kıza yardım etmek adına. O da nereye gittiğini bilmeden kendini yabancıların kollarına atmıştı. Yine bunları yaşamaya göze alarak, kaybedeceği bir şey olmadığından büyük bir rahatlıkla.

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz