Chosen Master RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Öfkeyle kalkan zararla oturur.

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Öfkeyle kalkan zararla oturur. Empty Öfkeyle kalkan zararla oturur. Salı Haz. 12, 2012 5:03 pm

Sidonia Doris Blecher

Sidonia Doris Blecher
Sobrius | Tiro
Sobrius | Tiro

1.İlk defa özel yeteneğini kullan.
Yer; İstediğin herhangi bir yer.
Kişiler; Yalnızca sen.
    23 Şubat 2010.
    Memleketinde olmanın mutluluğunu taşıyordu üzerinde. Normalde hiç gülmeyen suratında anlamsızca bir tebessüm vardı bugün. Özgür hissediyordu kendini, bildiği dili anlaştığı insanlarla konuşuyordu. Agresif tavrını tamamıyla atmıştı üzerinden. Tanımadığı insanlara bile selam veriyordu. Onu dışarıdan gören biri salak bir insan zannedebilirdi. Gülümsemesi hafif yavşakçaydı, Fransız erkekleri gibi değildi buradakiler. Tam onun istediği gibiydiler, hiçbir şeyi umursamayıp gün boyu bira içiyorlardı. Topraklarının havasını içine kadar çekiyordu. Hafiften acınası bir durumdaydı, etraftaki kişilerin şaşkın bakışlarını üzerine çekiyordu. O ise sadece mavi gözleriyle onlara göz kırpmakla yetiniyordu. Bir süre dükkanların vitrinlerine göz attı. Kurfürstendamm Caddesi, Almanya'nın en büyük caddelerinden biriydi. Dışarıdan gelen turistlerin durağı, keş vatandaşların çıkmadığı dünya. Herkes için ayrı bir anlam taşıyordu burası. Ama kimse Doris gibi salakça gülümsemiyordu. Birden karşıdan gelen bir çocukla çarpıştı ve kendine geldi. Sanki az önceki gülümseme sahteymiş gibi bir anda silindi. Eski agresif haline büründü birden. Bir de çocuk hiçbir şey olmamışcasına yanından geçip gidince iyice küplere binmişti. Sağ yumruğunu sıktı ve siyah saçlarını geriye atarak çocuğa bakmaya başladı. Oysa çocuk sokağın sonuna gelmişti bile. Hıncını başkasından almaya karar verdi ama o memleket özlemi bitmişti. Sırada memleketinin gerçek yüzüne ayak uydurmak vardı. Birden yürüyüşünü değiştirdi ve kıvırtmaya başladı. Satılık kadınlar gibi yürüyordu, çantasını açtı ve içinden naneli bir sakız alıp çiğnemeye başladı. Şaşkın bakışları, kalkan kaşlara döndürmeyi başarmıştı kısa sürede. Sinirlenmişti, sinirlenince de intikam duygusu harekete geçiyordu ve aklına ne gelirse yapıyordu. Az önceki adamın intikamını başkasından alacaktı. Bir süre bu şekilde dolaştıktan sonra, sıkılmaya başlamıştı. Koskoca caddede yapacak hiçbir şey bulamıyordu. Bir bara girip geceye, oradan da sabaha kadar eğlenmek istiyordu fakat ailesini daha ilk günden hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu. Zaten geldikleri ilk gün, daha büyükannelerinin evine yerleşmeden kızı sokağa salmaları büyük bir mucizeydi, bu şansı tekrar kullanmak istiyorsa bunu yapmamalıydı. Biraz sarstı kendini ve yürümeye devam etti. Birden bir pastanenin önünde durdu ve küçükken hep yediği şekerlemelere bakmaya başladı. Büyükbabasının elinden tutar ve her seferinde buraya gelirdi. Omuzlarını indirdi, yine o günleri yaşamak için neleri vermezdi. Fakat zaman akıp gidiyordu, bütün kötü anılarla beraber hiçbirini silip atamadan. Çantasını açtı ve içinden ufak miktarda para çıkardı. Gezmeye başladığında yüzünde oluşan tebessüm tekrar oluşmuştu. Şizofren gibi ruh hali değişip duruyordu istemsizce. Sorunları tekrar baş gösteriyor olmalıydı, memleketine minik bir tatile gelmiş olsa da orada hiçbir şeyin değişmemiş olması onu büyük ölçüde etkiliyordu. Şekerlemelerden almak üzere parasını uzatırken birden çantasının elinden kayıp gittiğini izledi ve başını hızlı bir şekilde sağa doğru çevirdi. Çantası, onun en kıymetlisiydi şu günlerde. Bir kere kimliği içindeydi, ki bu her şeydi. Cep telefonu, mesajlaşmadan bir saat geçiremeyen bu kız için en önemlisiydi. Bir miktar para, güneş gözlüğü, arabasının anahtarı, ev anahtarı, günlüğü. O ise olduğu yerde duruyordu, yardım isteyecekti fakat sanki boğaz düğümlenmişti sesi çıkmıyordu. Altı yıl geriye gitmek istemiyordu ama bunu yapmak zorundaydı. Sorunlarının asıl nedenine geri dönmek istemiyordu. Çocukluğunu yaşayamamıştı bunun yüzünden. Bir çığlıkla her şeyi yıkan kız, bu normal değildi. Ailesi onu o günden bugüne gayet güzel yetiştirmişti, unutturmuştu bu olanları. Fakat çantası, çok değerliydi. Hırsız fazla uzaklaşmadan bunu yapmak zorundaydı. Tanrı'ya dua ediyordu ve avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı. Zihninden bu gücün sadece çantaya etki etmesini diliyordu. Küçük dilinin gözüktüğünden emindi, bütün gözler ona dönmüştü. Fakat kimse kıpırdamıyordu. Hırsız olanca gücüyle kaçmaya devam ederken birden hırsız titremeye başladı. Aynı şekilde çanta da hırsızdan bağımsız olarak titriyordu. Doris donakalmıştı. Ağzını kapattı ve hırsıza bakmaya başladı. Mavi gözlerini adamın üzerine dikti, büyülenmişcesine ona doğru ilerlemeye başladı. Hiç kimse yardım etmeye yeltenmiyordu, sadece uzaktan olanları izliyorlardı. Doris ise topuklu ayakkabısıyla caddeyi inleterek ve şok olmuş bir şekilde yürüyordu. Adamın yanına vardığında eğildi ve çantasını aldı. Arkasına bakmadan uzaklaşmaya başladı. Altı yıl sonra, tekrar aynısını yapmıştı. Yapmaması gerektiğini bildiği halde. Şimdi bir altı yıl daha aynı acıyı yaşayacağını biliyordu. Yaşama fonksiyonlarını yitirmiş bir birey gibi adım atıyordu sadece, belki de yeni geleceğine.

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz