Chosen Master RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

nolamaz tanrım nöremiyorum.

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1nolamaz tanrım nöremiyorum. Empty nolamaz tanrım nöremiyorum. Paz Haz. 10, 2012 7:35 pm

Teela Kirochka

Teela Kirochka
Sobrius | Tiro
Sobrius | Tiro




    Ben ciddiyim, Ebba. ” Sözcükleri söylerken gülmek için kasılan çene kaslarına engel olması epey güçtü. Gözlerini karşısındaki sarışın kızdan ayırmamaya çalışıyordu. Kızın ufak kahkahasının ardından kollarını göğsünde birleştirerek vücudunu çevreleyen havayı içine çekti. Gözlerinin önünde annesinin gülümseyen yüzü belirdi. Seni yaramaz diyerek azarlardı genç kızı çoğu zaman. İşte tam bu an onun azarlanma vaktiydi. Üvey annesinin bağırışlarına aldırmadan telefon etmişti Ebba’ya. Ebba, bağıranın kim olduğunu ya da neden bağırdığını bile sormadı. İki arkadaşta birbirlerine seslerini duyurmak için bağırarak konuşmayı başardıklarında aynı anda anı kişiyi hedef alan küfürlerini savurdular. Teela, Ebba’yı göremese de sinirden kızardığını ve gözlerini devirdiğini hissediyordu. Onunla hiç abartısız doğdukları anda tanışmışlardı. Küçük bir kasabada yaşayan iki annenin aynı anda tutmuştu doğum sancısı. Hastaneye ulaştıklarında sadece bir ameliyathane olduğundan ikisi de aynı yerde doğmuş, birbirlerinin ağlayışlarını duymuşlardı ve birbirlerine bakarak susmuşlardı. İşte tam o anda aralarında bir bağ oluşmuştu belki de, hiç ayrılmayın diye haykıran bir bağ.

    Şimdi ise kızı kandırmaya çalışıyordu. Kanmasını beklemiyordu; çünkü konu kendisinin bir cadı olmasıydı. Ebba aşırı zeki bir kızdı. Buna inanması beklenemezdi. Aslında insanlar üzerinde kesinlikle aptal etkisi bıraktığı bir kesinlikti. Sapsarı saçları beline kadar dalgalar halinde iniyor, deniz mavisi gözleri denize taş çıkaracak kadar parlıyordu. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de bembeyaz, pürüzsüz teni de ekleniyordu bunlara. Fiziğinden söz etmeye bile gerek yoktu. Teela’nın da ondan arta kalan yanı yoktu. Kıpkırmızı saçları, maviye çalan gözleri ve mükemmel fiziğiyle o da Ebba’ya eşlik ediyordu. Herkes bu ikiliye hep imrenmeyle bakıyordu. Bazıları onun erkeklerle takılmıyor oluşlarını lezbiyen olmalarına bağlasa da bu umurlarında bile değildi. Kesinlikle lezbiyen değillerdi. Ebba bir çocuğa platonikti bile. Teela kaç kere itiraf etmesini bu dış görünüşle kesinlikle kabul edileceğini söylese de dinletememişti. Bir yıldır çocukla bakışıyorlardı. Bunun sonucunda Ebba kıpkırmızı yanaklarla Teela’ya dönüp her seferinde aynı cümleyi telaffuz ediyordu. “Ah, ne kadar da tatlı, değil mi? ” Elini kalbine koyup gözlerini kapatarak sınıfa girerdi ardından. Teela ise kucağındaki kitaplara sarılarak peşine düşerdi. Onu her gördüğünde yönünü değiştirir, aynı zamanda bakmaya çalışırdı. Teela asla onu anlamayacağını düşünürdü. Çocuk ise bir anda başkasıyla çıkmaya başladığında Yüce İsa, aklıma geldikçe çıldırıyorum.

    Kandıramazsın beni çamur ördeği. ” Çamur ördeği annesinin ve Ebba’nın ona taktığı bir lakaptı. Anlamı çamur ördeği olan bir ismi neden koymuştu annesi? Akıl sır erdiremiyordu. Gözlerini yuvarlayarak saçlarını savurdu. İşaret parmağıyla kızı işaret ederek biraz yüksek sesle konuştu. “Seni küçük cadı, izle şimdi! ” İzlediği filmden hatırladığı hareketleri tekrarlamaya başladı. Neydi filmin adı? Ah, Avatar. Filmde küçük çocuk havayı bükmek için ne yapıyorsa aynılarını yapıyordu. Ebba’nın bunu anlayacağını biliyordu, filmi birlikte izlemişlerdi; ama denemeye değerdi. Hareketlerin sonuna geldiğinde kalçasını sağa savurdu ve ellerini birbirine çarparak avuç içlerine, bir şey varmış gibi, kıza doğru üfledi. Daha sonrası ise… İşte orası muammaydı. Teela tam olarak hatırlasa da Ebba’nın çığlıklarından dolayı beyni yaptığı şeyi kabullenemiyordu. Duvara şiddetle çarptığından omurgasından vücuduna yayılan acı bedenini hapsetmişti. Fen dersini daha iyi dinlemesi için zorlayan Ebba’ya teşekkür etti. Gerçekten bir Plazma yaratmıştı. Rengi kırmızıydı. Gerçekten öğretmeninin izlettiği videolardaki gibiydi. Tarif edilemezdi. Gözlerini açmalıydı artık. Açıp Ebba’nın yanına koşmalıydı. Gözlerini açtığında elektriklerin gittiğini fark etti. Yüksek sesle savurduğu küfür, arkadaşının çığlıkları tarafından yutulmuştu. O an aklında gerçek belirdi. Henüz öğle vaktiydi ve güneş tutulması iki ay önce olmuştu. Etrafın karanlık olmasının her hangi bir nedeni yoktu. Yutkunarak gözlerini avuşturdu. Gerçekten kör mü olmuştu?


Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz